Kazdağları otelleri için önemli bir kaynak olan bu akademik makale Dr.Öğretim Üyesi Gül YILMAZ (İstanbul Arel Üniversitesi) tarafından kaleme alınmıştır. Kazdağları bölgesi hakkında yazılmış olan bu makale için kendisine teşekkürü bir borç biliriz.
11 Kasım günü otele giriş sonrası yönümüzü Kaz dağları’na çevirerek; Kızılkeçili Köyün’den başlayan; Sütüven Şelalesi, Hasanboğuldu, Beyoba Köyü, Zeytinli ve tekrar Kızılkeçili’ye ulaştığımız bir rota da yürüyüş yaptık.
Eşsiz doğa manzarası ile yol boyu zeytin hasadı yapan teyzeleri selamladığımız, temiz hava, ve bol oksijen eşliğinde geçen güzel bir yürüyüştü. Bu yürüyüş sırasında; efsanelere ev sahipliği yapmış olan İda Dağı’nın hikayesini, Hera, Afrodit ve Athena’nın aralarında yapılan tarihin ilk güzellik yarışmasını, Kral Pramidos’un oğlu Paris’i Kaz Dağlar’ında ölüme terk ettiğini, Paris’in burada yarı insan yarı Tanrı olarak büyüdüğünü, Zeus’un bu dağda doğduğunu ve ünlü Truva Savaş’ını buradan izlediğini ve Hasanboğuldu’ya geldiğimizde; ova köylerinden Hasan ile dağ köylerinden Emine arasında geçen hüzünlü aşk hikayesini bizlere yaklaşık 18 km’lik rotamız boyunca eşlik eden, aynı zamanda konaklama yaptığımız İda Natura Life Style Butik Otel’in sahibi Ali Canlı’dan dinledik.
Kazdağları; Athena, Hera ve Afrodit’in, dünyanın en güzel kadını, ‘en güzeline’ yazılı elmanın sahibi olmak için yarıştıkları, sonucunda Troia savaşlarına neden olan tarihin ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer. Homeros’un İlliada Destanı’nda ‘Bin Pınarlı İda’ diyerek övgüyle söz ettiği, Yunan Mitolojisi’ndeki tanrıların mekanı. Hasan ve Emine’nin, sonunda ölüm olan aşklarının yaşandığı, uzun sarı saçları, eşsiz güzelliği ve mükemmel ahlakıyla Sarıkız’ın sonsuzluğa erdiği oksijen cenneti Kaz Dağları… Bölgesinde, Kazdağları’nda Turizm Belgeli doğal yaşam merkezi olan tek otel olarak bilinen İda Natura Otel sizleri bekliyor…
Cennetin saklı köşesi olan Küçukkuyu havasıyla, suyuyla, eşsiz doğası ve gezilecek yerleriyle adeta büyüleyici bir masal diyarına olduğunuzu hissedeceksiniz. Hayallerinizin ötesine dokunabilecek, kendinizi bir masalın baş kahramanı hissedeceksiniz. Güneşin doğuşu ve batışının en güzel anlarını keşfedecek, yemyeşil doğasında zengin bir doğayla tanışacak, masmavi denizinde özgürlüğe kulaç atacak, tarihi ve doğal güzelliklerini keşfedeceksiniz. Anlattığımız güzellikte takılıp kaldıysanız ve Küçükkuyu nerede? diyorsanız, Kazdağları’nın eteklerine gelin gibi süzülmüş, tüm ihtişamını gözler önüne seren Küçükkuyu, tarihi yüzyıllar öncesinden başlayan, gerdanını zeytin ağaçlarıyla süslemiş, oksijeni en bol, yerleşim yeri doğal, insanları samimi ve güler yüzlü, mavisi ve yeşili zengin bir tatil cennetidir.
Turizm sektörünün en büyük kuruluşlarından olan TUROB – Turistik Otelciler, Yatırımcılar ve İşletmeciler Birliği‘ne ait Turob Dergisi geçtiğimiz sayılarında özel olarak İda Natura Life Style Kazdağları Butik Otel hakkında bir yayın paylaştı. Bu paylaşımdan dolayı bir hayli gurur duyduk ve butik otel konseptimizin kalitesini böylesine güçlü bir derginin detaylandırması da bizleri gerçek manada onure etti. Turob Dergisi’nin paylaştığı bu yazıyı siz değerli misafirlerimize de aktarmak isteriz.
Biga Yarımadası’na uzanan Kaz Dağları; batıda Dede Dağı, ortada Kaz Dağlarını oluşturan üç tepesi (Babadağ, Karataş Tepe, Sarıkız Tepesi), doğuda Eybek Dağı, kuzey doğusunda ise Kocakatran Dağı ile Gürgen Dağları’ndan ibarettir.
Kazdağları’nın çevresinde yerleşim yerleri oldukça azdır. Kazdağları ormanlık alanlardan oluşur. En ünlü ağaçları sadece bu dağda yetişen Kaz Dağı göknarıdır. Bunun yanında meşe ağaçları, kestane ağaçları, gürgen ağaçları ve karaçam ağaçları Kazdağları’yla bütünleşmiş temiz ve doğal havasının nedeni olmuştur.
Büyük gün geldi çattı kahveler içildi. E tabii gençler anlaşmış ailelere ne demek düşer ki evetten başka? :)
Başladı telaşeler, düğün salonuydu, çeyiziydi, davetiyeler, damatlık, gelinlik, ev, beyaz eşya derken bu yorgunlukta birde düğün günü geldi. Takısıydı pastasıydı yüzüğüydü yepyeni bir hayatın ilk adımları atıldı bile. Tabii, kim ne takmış burasıda önemli :)
Kazdağları yurdumuzda oksijenin en bol olduğu köşelerinden biridir. Pek çok efsaneye konu olan bu yeşili bol, şelaleleri, dereleriyle kendine hayran bırakan yere gittiğinizde tüm sıkıntılarınızdan kurtulup hafiflemeniz mümkün olacaktır. Ayrıca, gittiğinizde mutlaka kalıp biraz daha dinlenmek isteyebileceğiniz için Kazdağları otelleri size çok güzel imkânlar sağlıyor. Biga yarımadasının en yüksek tepesi olan Kazdağları, eskilerin de öğütlediği üzere hala doğal varlığını koruyabilmektedir.